Ubisoft’un birçok oyunda yaptığı gibi, önce konsollara çıkardığı Assassin’s Creed III sonunda PC sürümüyle raflarda yerini aldı. Oyunun isminde ‘3’ bulunuyor, aslında Ubisoft’a göre AC serisi bir üçleme zaten. Ancak ikinci oyundan sonra çıkan Brotherhood ve Revelations’ı sayarsak, ki ben sayıyorum, beşinci oyunla maceraya devam ediyoruz. Önce Altair üzerinden tanıştığımız suikastçılar dünyası, 12. yüzyıldan bizleri Rönesans dönemine taşıdı, İtalya’ya. Ezio ile birlikte üç yapım boyunca, son durağı İstanbul olan bir yolculuğa girdik. Assassin’s Creed: Revelations sadece İstanbul’da geçtiği için değil, Ezio gibi bir karaktere yakışır sonla bittiği için bana göre serinin en iyisiydi.
Tüm bunlar geride kaldı, yeni bir çağa doğru yelken açma vakti geldi. Maceranın yeni adresi, eski kıtadakilerin 15. yüzyılın sonlarına doğru keşfettiği Amerika idi. Zaman dilimi olarak 1750’lerden itibaren başlıyor ve Amerika’daki kolonilerin, Britanya İmparatorluğu’na karşı verdiği özgürlük mücadelesi üzerinden ilerliyor hikaye. Ubisoft yapım çıkmadan önce çok fazla bilgi ve haber verdi oyun dünyasına. Kontrol edeceğimiz karakter gerçek adıyla Ratonhnhaké:ton, Amerika yerlisi, beyazların Kızılderili olarak nitelendirdiği ırktan, bir Mohawk. Oyunda kendisine Connor ismi veriliyor, onu yetiştiren ve suikastçı olmasına yardımcı olan Achilles tarafından. Annesi yerli, babası İngiliz Connor’ın, Desmond Miles’ın soyağacında tanıdığımız son ‘Assassin’.
Tekrar geçmişe dönelim; ‘Yeni Dünya’ olarak adlandırılan Amerika’da, Boston ve New York gibi şehirlerde geçiyor hikaye. 18. yüzyılın ortalarından itibaren kolonilerin, Kraliyet Ordusu ve krala sadık olanlar karşısında girdiği mücadele üzerinden, Connor ve arkadaşlarının Tapınakçılar ile olan savaşı ele alınıyor. Revelations’ta Sultan Selim ve kardeşlerinin taht kavgası ana hikayeye göre epey geri plandaydı. Burada ise aksine; Connor’ın macerası sürekli olarak Amerikan Bağımsızlık Savaşı ile kesişiyor. Birleşik Devletler’in kurucularından George Washington ve Benjamin Franklin gibi önemli karakterlerin yanında, Charles Lee gibi tarihi kişiler hikayede yerlerini alıyorlar. Connor, Charles Lee ve Washington ile sık sık aynı sahnelerde yer alıyor hatta.
Bu zamana kadar oynadığımız dört oyundan kalan soru işaretlerinin, özellikle Revelations’ın finalinde bahsedildiği gibi AC 3 ile ortadan kalkacağını biliyorduk. Ancak Tapınakçılar ve Suikastçılar arasındaki mücadele bu son yapımda farklı bir boyut kazanmış. Artık iyi ile kötü keskin çizgilerle ayrılmıyor, kimin insanlık için iyi, kimin kötü adımlar attığını kesin olarak belirtmiyor hikaye. Hatta iki grubun da aynı amacın peşinden gittiği zaman zaman vurgulanıyor, sadece farklı yöntemler uygulayarak bu hedefe gidiyorlar yine bu mesajlara göre. Tabi bunlar oyundaki bazı karakterlerin görüşleri; Connor birçok kişiyle konuştuğu için ara sıra fikir alışverişleri oluyor elbette. Ancak oyunun genel hatlarıyla bu mesajları desteklediğini söyleyebilirim.
Hikayenin bir de ‘Amerikan Yerlileri’ yönü bulunuyor, esas oğlanın da yarı-yerli olduğunu düşününce bu gayet normal. Onların koloniler ve İngiltere arasındaki savaşta yaşadıklarına, genel olarak soluk benizlilerle olan mücadelelerine değiniliyor. Yarı-yerli olan Connor’ın, halkının kanını döken ve onları yerinden yurdundan eden (tarihsel gerçek) Anglo-Saksonlar (Amerika’daki koloniler ve İngilizler) arasında geçen savaşta, bir taraf seçip onlar adına mücadele etmesi çok gerçekçi gelmedi bana, hatta saçma geldi biraz. Ama oyunda bu tür konuları es geçip, sadece işin eğlence boyutuna odaklanmayı tercih ediyorum.
AC 3 seriye birçok yenilik getiriyor ve bunlardan ilki ana karakterin oynanış mekaniğindeki değişiklikler olarak göze çarpıyor. Connor daha çocukken köyünden ayrılan (nedenini oyunda öğreneceksiniz) ve soluk
benizlilerin etrafında büyüyen birisi. Yeni Dünya’nın vahşi yaşamı onun karakterini bildiğimiz suikastçılardan farklı olarak şekillendirmiş. Altair ve Ezio’daki ‘cool’ mizaç, işlerini sessizce ve kararlılıkla halletme özelliği Connor’da bulunmuyor. Bir an önce hedefe ulaşmak isteyen, zaman zaman amacını sorgulayan ve bazen yolundan sapan bir genç. Yani Altair ve Ezio’yu tamamen silin kafanızdan.
Connor’ın sahip olduğu bu özellikler sadece ara videolarda karşımıza çıkmıyor, oynanışa da yön veriyor. Kullandığı silahlardan, dövüş tekniklerine kadar birçok farklılık kazandırıyor. Bir kızıl derili olarak doğada nasıl yaşayacağını biliyor. Sadece evlerin çatılarına tırmanmakla yetinmiyor, balta girmemiş ormanlarda ağaçların tepelerinde hızlıca ilerleyebiliyor, kayalıklara ve tepelere tırmanabiliyor. Bunun yanında saklanmak için sadece saman veya yaprak dolu vagonları değil, çalıları ve mısır tarlalarını da kullanıyor. Diz mesafesine gelen çalılar arasında Connor otomatik olarak eğilerek, düşmanlarının onu görmesini engelliyor. Doğa ile olan bu geniş etkileşim sayesinde oyundaki ‘gizlilik’ farklı bir boyut kazanıyor.
Oyunu İndir
Oyunu İndir
Tüm bunlar geride kaldı, yeni bir çağa doğru yelken açma vakti geldi. Maceranın yeni adresi, eski kıtadakilerin 15. yüzyılın sonlarına doğru keşfettiği Amerika idi. Zaman dilimi olarak 1750’lerden itibaren başlıyor ve Amerika’daki kolonilerin, Britanya İmparatorluğu’na karşı verdiği özgürlük mücadelesi üzerinden ilerliyor hikaye. Ubisoft yapım çıkmadan önce çok fazla bilgi ve haber verdi oyun dünyasına. Kontrol edeceğimiz karakter gerçek adıyla Ratonhnhaké:ton, Amerika yerlisi, beyazların Kızılderili olarak nitelendirdiği ırktan, bir Mohawk. Oyunda kendisine Connor ismi veriliyor, onu yetiştiren ve suikastçı olmasına yardımcı olan Achilles tarafından. Annesi yerli, babası İngiliz Connor’ın, Desmond Miles’ın soyağacında tanıdığımız son ‘Assassin’.
Yeni Dünya
Daha ilk saniyelerde yapım sürprizlerden birini sunuyor; Connor yerine kontrolümüzde görünümü, konuşması ve tavırlarıyla tam bir İngiliz olan Hayhtam Kenway bulunuyor. Başlarda birkaç dakika, oyunu tanıma amaçlı bu arkadaşı kontrol edeceğimi düşündüm. Ancak İngiltere’den Amerika’ya kadar kendisine eşlik ediyoruz ve yeni kıtada da bir süre kontrol ediyoruz bu karakteri. Rastgele biri değil, hikayenin bütünlüğü nedeniyle çok fazla detay veremiyorum ama kendisi oldukça önemli bir karakter. Bunun yanında Desmond’ın kontrol edildiği süre diğer oyunlara göre oldukça fazla. Sadece Animus çevresinde olmuyoruz onunla, modern dönemin New York’una dahi uğruyoruz. Tarihi şehirlerden sonra, hatta New York’un bile 18. yüzyıldaki halini gördükten sonra, gökdelenler ve ışıklarla dolu şehir biraz garip geldi Assassin’s Creed’te.Tekrar geçmişe dönelim; ‘Yeni Dünya’ olarak adlandırılan Amerika’da, Boston ve New York gibi şehirlerde geçiyor hikaye. 18. yüzyılın ortalarından itibaren kolonilerin, Kraliyet Ordusu ve krala sadık olanlar karşısında girdiği mücadele üzerinden, Connor ve arkadaşlarının Tapınakçılar ile olan savaşı ele alınıyor. Revelations’ta Sultan Selim ve kardeşlerinin taht kavgası ana hikayeye göre epey geri plandaydı. Burada ise aksine; Connor’ın macerası sürekli olarak Amerikan Bağımsızlık Savaşı ile kesişiyor. Birleşik Devletler’in kurucularından George Washington ve Benjamin Franklin gibi önemli karakterlerin yanında, Charles Lee gibi tarihi kişiler hikayede yerlerini alıyorlar. Connor, Charles Lee ve Washington ile sık sık aynı sahnelerde yer alıyor hatta.
Bu zamana kadar oynadığımız dört oyundan kalan soru işaretlerinin, özellikle Revelations’ın finalinde bahsedildiği gibi AC 3 ile ortadan kalkacağını biliyorduk. Ancak Tapınakçılar ve Suikastçılar arasındaki mücadele bu son yapımda farklı bir boyut kazanmış. Artık iyi ile kötü keskin çizgilerle ayrılmıyor, kimin insanlık için iyi, kimin kötü adımlar attığını kesin olarak belirtmiyor hikaye. Hatta iki grubun da aynı amacın peşinden gittiği zaman zaman vurgulanıyor, sadece farklı yöntemler uygulayarak bu hedefe gidiyorlar yine bu mesajlara göre. Tabi bunlar oyundaki bazı karakterlerin görüşleri; Connor birçok kişiyle konuştuğu için ara sıra fikir alışverişleri oluyor elbette. Ancak oyunun genel hatlarıyla bu mesajları desteklediğini söyleyebilirim.
Hikayenin bir de ‘Amerikan Yerlileri’ yönü bulunuyor, esas oğlanın da yarı-yerli olduğunu düşününce bu gayet normal. Onların koloniler ve İngiltere arasındaki savaşta yaşadıklarına, genel olarak soluk benizlilerle olan mücadelelerine değiniliyor. Yarı-yerli olan Connor’ın, halkının kanını döken ve onları yerinden yurdundan eden (tarihsel gerçek) Anglo-Saksonlar (Amerika’daki koloniler ve İngilizler) arasında geçen savaşta, bir taraf seçip onlar adına mücadele etmesi çok gerçekçi gelmedi bana, hatta saçma geldi biraz. Ama oyunda bu tür konuları es geçip, sadece işin eğlence boyutuna odaklanmayı tercih ediyorum.
Doğada hayatta kalmak zordur
AC 3 seriye birçok yenilik getiriyor ve bunlardan ilki ana karakterin oynanış mekaniğindeki değişiklikler olarak göze çarpıyor. Connor daha çocukken köyünden ayrılan (nedenini oyunda öğreneceksiniz) ve soluk
benizlilerin etrafında büyüyen birisi. Yeni Dünya’nın vahşi yaşamı onun karakterini bildiğimiz suikastçılardan farklı olarak şekillendirmiş. Altair ve Ezio’daki ‘cool’ mizaç, işlerini sessizce ve kararlılıkla halletme özelliği Connor’da bulunmuyor. Bir an önce hedefe ulaşmak isteyen, zaman zaman amacını sorgulayan ve bazen yolundan sapan bir genç. Yani Altair ve Ezio’yu tamamen silin kafanızdan.
Connor’ın sahip olduğu bu özellikler sadece ara videolarda karşımıza çıkmıyor, oynanışa da yön veriyor. Kullandığı silahlardan, dövüş tekniklerine kadar birçok farklılık kazandırıyor. Bir kızıl derili olarak doğada nasıl yaşayacağını biliyor. Sadece evlerin çatılarına tırmanmakla yetinmiyor, balta girmemiş ormanlarda ağaçların tepelerinde hızlıca ilerleyebiliyor, kayalıklara ve tepelere tırmanabiliyor. Bunun yanında saklanmak için sadece saman veya yaprak dolu vagonları değil, çalıları ve mısır tarlalarını da kullanıyor. Diz mesafesine gelen çalılar arasında Connor otomatik olarak eğilerek, düşmanlarının onu görmesini engelliyor. Doğa ile olan bu geniş etkileşim sayesinde oyundaki ‘gizlilik’ farklı bir boyut kazanıyor.
Oyunu İndir
Sistem Gereksinimleri
İşletim Sistemi: Windows Vista (SP2) / Windows 7 (SP1) / Windows 8
İşlemci: 2.66 GHz Intel Core2 Duo E6700 veya 3.00 GHz AMD Athlon 64 X2 6000+ veya daha iyisi
Ekran Kartı: Shader Model 4.0 destekli DirectX 9.0c uyumlu 512 MB'lık veya daha iyisi
Bellek: 2 GB (4 GB tavsiye edilir.)
Boş disk alanı: 17 GB
Ses Kartı: DirectX uyumlu ses kartı
Multiplayer: 256 kbps veya daha hızlı geniş bant bağlantısı
Assassin's Creed 3 Desteklenen Ekran Kartları:
AMD Radeon HD 3870 / 4000 / 5000 / 6000 / 7000 serisi veya daha iyisi
NVIDIA GeForce 8600 GT / 9 / 100 / 200 / 300 / 400 / 500 / 600 serisi veya daha iyisi
Oyunu İndir